Takipçiler

Halkbilimi Kuramları 1- Gelişme Kuramı/Evrimsel Halkbilimi Kuramı Üzerine

Halkbilimi çalışmalarından elde edilen bazı verilerin (motifler, metinler, icra şekilleri, işlevleri vb.) çeşitli coğrafyalardaki verilerle benzer yönleri  olduğu görülmüştür. Bir Türk şamanının yaptığı ritüellerle Kızılderili bir şamanın yaptığı ritüeller arası benzerlikler, Dede Korkut kitabında Basat'ın Tepegöz'ü öldürdüğü boy ile Odysseia destanındaki Odysseus'un tek gözlü Kyklops ile karşılaşması arasındaki benzerlikler oldukça ilginçtir. Peki bu örnekler dışında da karşımıza çıkan benzerlikleri nasıl açıklayacağız? Söz konusu toplumlar birbirlerinden etkilendikleri için mi benzerler, yoksa  metinler, ritüeller göçler yoluyla taşındı mı? İşte halkbilimi kuramları tam da bu soruların cevaplarını aramak için ortaya konulmuş teorileri içermektedir. Halkbilimi metinlerinin, icra şekillerinin nasıl ortaya çıktığını bulmak, söz konusu verilerin nasıl yayıldığını ya da bu veriler arasındaki benzerliklerin kökenlerini araştırmak gibi konular kuramların temel problemlerini oluşturur. Bugün ele alacağımız kuram, evrimsel halkbilimi kuramı olarak da bilinen gelişme kuramıdır.



19. yüzyılda başlayan sömürgecilik faaliyetleri ile birlikte ulus devletlerinin ön plana çıkmaya başlaması derleme faaliyetlerinin de artmasına yol açar. Dünyanın çeşitli bölgelerinden derlenen anlatılar, gelenekler, oyunlar, ritüeller vb. ürünler göz önünde bulundurulduğunda karşılaştırmalı çalışmaların başlaması için gerekli malzemelerin toparlandığı görülür. Gerçekten de bu dönem itibariyle karşılaştırmalı çalışmalar hız kazanır ve bu çalışmalar birbirinden farklı bakış açılarının da ortaya çıkmasını sağlar.

Bu süreçte birçok farklı kıtadan elde edilen halkbilimi ürünlerini karşılaştırmak, bu verileri değerlendirmek için çok daha kapsamlı teorilere de ihtiyaç duyulur. Bu dönemde ortaya konulan metin merkezli teorilerden biri İngiliz Sir Edward Tylor tarafından ortaya atılan "İngiliz Antropolojik Folklor Okulu", "Evrimsel Halkbilimi Teorisi" ve "Gelişme Kuramı" olarak adlandırılan kuramdır. Kuram çeşitli eserlerde farklı çeviri ve adlarla karşımıza çıksa da ortaya çıkış süreci, savundukları ve yöntemleri aynıdır. Evrimsel Halkbilimi Teorisi ismi göz önüne alındığında kuramın Darwin'in evrim teorisiyle ilişkili olduğu net bir şekilde görülebilir. Tylor, 1866 yılında   "İnsanlık Tarihinin Erken Dönemi Üzerine Araştırmalar" isimli bir çalışma yapar ve  insanlık kültürünün gelişme evreleri üzerine odaklanır. Biyolojik gelişim nasıl belli evrelere tabii ise kültürel gelişme de belli bazı evrelere tabii olmalıdır. Tylor'un İlkel Kültür" isimli çalışması da gerek kuramı gerekse kendi çalışmalarını açıklayıcı bir işleve sahiptir.

Tylor, çeşitli toplumlardan elde edilen derleme verilerini incelediğinde şu sonuca varır. Gelenek, anlatı, ritüel, yaşam tarzı gibi kavramlar düşünüldüğünde bu kavramlar bağlamında bütün toplumlar arasında benzerlikler görülebilir. Bu benzerliklerin en temel sebebi ise insanların zihinsel ve fiziki gelişmeleri kültürel gelişme evrelerine tabiidir, bir başka deyişle kültürel gelişme evreleriyle benzerlik gösterir. Bu düşünceyi daha anlaşılır kılmaya çalışırsak; Tylor, insan ruhunun (bir başka deyişle zihninin) her yerde aynı olduğunu ileri sürer. Dolayısıyla bu özellik göz önüne alındığında benzer koşullarda benzer zihinler birbirlerinden habersiz de olsalar benzer şeyler üretebilirler düşüncesi ön plana çıkar.

Bu düşünceyi örnekle biraz daha açmaya çalışmak isterim. Dünyanın farklı coğrafi bölgelerinde yırtıcı hayvanlarla mücadele etmek zorunda kalan insan topluluklarını düşünelim. Hayvanlar farklı olsalar dahi topluluğun yaşam tarzına, insan hayatına yönelik oluşturdukları tehdit aynı olacaktır. Farklı hayvanları düşünecek olursak Sibirya bölgesinde var olan ayıları ve Afrika bölgesinde ormanların kralı olarak bilinen aslanları düşünebiliriz. Her iki hayvan da oldukça yırtıcı, insan yaşamını tehdit edici unsurları barındıran hayvanlardır. Ayı da aslan da insanları yaralar, öldürür, topluluk hayatını tehdit eder. Bu bağlamda evrimsel halkbilim teorisinin görüşüyle bakacak olursak, her iki topluluk da farklı coğrafi ve iklim koşullarında benzer tehditlerle savaşmak durumundadır. İnsan zihninin benzer yapısı ve benzer olaylar karşısında üretebileceği benzer fikirler göz önünde bulundurulduğunda; her iki topluluk da yırtıcı hayvanlardan korunmak maksadıyla onları bir totem hayvanına çevirebilir, onlar hakkında mitler anlatabilir, benzer kurallar ortaya koyabilirler. Tabii coğrafya ve iklim farklılıkları göz önüne alındığında benzerliklerin daha az olabileceğini göz önünde tutmalıyız. Peki ya aynı hayvan olursa? Farklı coğrafi bölgelerde yaşayan, farklı iklim koşullarında aynı yırtıcı hayvanla mücadele etmek zorunda kalan insanları düşünün. Hayvanın yırtıcı özellikleri, davranış tipi de benzer olacağından bu topluluklar birbirinden habersiz olsalar dahi söz konusu hayvan ile ilgili edindikleri deneyimlerden benzer sonuçlar çıkarabilir, benzer şeyler üretebilirler. Evrimsel halkbiliminin  ana bakış açısını bu şekilde anlamaya çalışabiliriz.

Bu yaklaşımın ortaya koyduğu bir başka görüş ise halkbilimi ürünlerinin geçmiş yaşantıların kalıntıları olması fikridir. Eğer bu kalıntılar kullanılırsa, insanlığın tarih öncesi dönemleri tekrar canlandırılabilir (bir başka deyişle gözlemlenebilir). Bu bakış açısı arkeoloji bilimi ile gösterdiği benzerlikler nedeniyle insan zihnin arkeolojisi olarak da düşünülür.

Evrimsel halkbilimi kuramını benimseyen araştırmacıların çoğunlukla ilkel anlatıları, hurafeleri veya günümüzde işlevsiz görünen kültürel kalıntıları inceledikleri görülür. Halkbilimi açısından bakacak olursak söz konusu bu yaklaşım; halk edebiyatı anlatılarının, ritüellerin vb. ürünlerin birden fazla toplulukta etkileşim veya ödünç alma durumu olmadan (tarihi veya coğrafi olarak bu durum mümkün görünmüyorsa) nasıl benzerlik gösterdiğini açıklamak için kullanılır. Kuramı benimseyip çalışmalarıyla katkı sağlayan, kuram içerisinde farklı bakış açıları yaratan araştırmacılara örnek olarak; Andrew Lang, G.L Gomme ve James Frazer örnek verilebilir.



Bu kuram bağlamında Türk halkbilimi anlatıları açısından verilebilecek en iyi örneklerden biri yukarıda bahsettiğimiz Basat  ile Odysseus'un maceraları arasındaki benzerliktir. Başlangıçta bu benzerliklerin bir etkileşim yoluyla mümkün olduğu düşünülse de Basat'ın Tepegözü Öldürdüğü boyun Orta Asya'da yer alan ve Yunanlılar ile herhangi bir bağlantı içerisinde olduklarına dair bir kanıt bulunamayan Türk topluluklarında da yaygın olduğu görüldüğünde bu düşünceden vazgeçilmiştir. İşte bu durum  söz konusu kuramın etkileşim olmayan topluluklarda yer alan benzerlikler fikrini ortaya koymaktadır.  Bu bağlamda evrimsel halkbilimi kuramı bu durumun açıklanmasında başvurulan kuramlardan birisidir. Söz konusu bu kuramın özellikle karşılaştırmalı halkbilimi çalışmalarında kullanıldığını tekrar hatırlatayım. Umarım kuramın önemli noktalarını basit bir şekilde ortaya koymayı başarmışımdır. Karşılaştırmaları halkbilim çalışmalarınızda iki topluluk arasında benzerlikler fark ettiyseniz fakat tarihsel, coğrafi olarak hiçbir etkileşime dair bir ize rastlamadıysanız elde ettiğiniz verileri değerlendirmek açısından bu kuram size yardımcı olabilir.


Not: 

1- Daha fazla ayrıntılı bilgi için Özkul Çobanoğlu- Halkbilim Kuramları ve Araştırma Yöntemlerin Tarihine Giriş (Akçağ Yayınları) ve  Metin Ekici- Kuramlar ve Yöntemler'ine  (Türk Halk Edebiyat El Kitaabı Kitap bölümü, Grafiker Yayınları) bakabilirsiniz. Ben bu yazıyı hazırlarken bu iki çalışmadan yararlandım. Elbette halkbilimi kuramlarını ele alan başka birçok kitap da var, onlara da göz atmanızda fayda var. 

2- Kuramı daha iyi kavramak ve örneklendirmek açısından okunabilecek bir makale önerisi ise şu şekilde: Bayraktar, Zülfikar "Nasreddin Hoca Fıkralarının Metin Merkezli Halk Bilimi Kuramlarından Yayılma ve Gelişme Kuramlarına Göre Tahlili", Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2013(14), ss. 141-152.  (Makalenin tam metnine Dergipark aracılığıyla ulaşabilirsiniz.)

3- Yazı içerisinde yer alan Basat ve Tepegöz'ü tasvir eden görsel, Yeditepe Yayınları tarafından yayımlanan Ufuk Tufan tarafından yazılan fantastik romanın kapağıdır. 


Yorumlar

Popüler Yayınlar