Takipçiler

Folklor/Halkbilimi Nedir?

Bu yazıda folklor/halkbiliminin tanımları, ne olduğu üzerinde durulmuştur.  Bu konu özellikle Alan Dundes’in Folklor Nedir? makalesi çerçevesinde ele alınmıştır. Amaçlanan şey, okuyuculara temel bilgileri vermek bu konuda okuyabilecekleri temel makalelere yönlendirebilmektir.


 

İlk kez İngiliz araştırmacı William J. Thoms tarafından Athenaeum[1] dergisinde yazdığı bir mektup ile bilim dünyasına önerilen folklor terimi, folk-halk ile lore-bilim sözcüklerinden meydana gelmektedir. Thoms, bu mektubunda dergi yöneticilerine halk edebiyatı ve halk antikiteleri konusundaki ürünleri inceleyecek bilim dalı için bu ismi önermiştir (Örnek, 2000). Bu öneri daha sonraları benimsenmiş ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye’de ise bu terim ilk olarak Ahmet Vefik Paşa tarafından Ignacz Kunos ile gerçekleştirdiği bir görüşme sırasında kullanılmıştır. Kunos, bu konuşmaya Türk Halk Edebiyatı isimli eserinde yer vermiştir (Aça, Oğuz, Ekici, & Öğüt Eker, 2016). Ardından Ziya Gökalp, M. Fuad Köprülü ve Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi araştırmacı ve yazarlar bu bilim dalına dair makaleler kaleme aldılar. Folklor teriminin Türkçe karşılığı olarak halkiyyât[2], halk bilgisi gibi kavramlar önerilmişse de halkbilimi kavramı benimsenmiş ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.



Halkbiliminin ne olduğuna, neyi nasıl incelediğine dair birçok farklı görüş ortaya atılmıştır. Bu bağlamda folklorun ne olduğuyla alakalı birkaç farklı tanıma yer vermek yararlı olacaktır. “Halkbilimi birçok bilimlerin kavşak yerinde bulunan, ya da onlarla birçok konuları ortaklaşa paylaşan bir bilimdir” (Boratav, 1969). Boratav’ın bu tanımı halkbiliminin disiplinler arası çalışmalara olan uygunluğunu göstermesi açısından da oldukça önemlidir. Bu tanımın yapıldığı tarihlerde halkbilimi henüz yeni bir bilim dalı olarak görülüyordu. Köprülü, Yeni Bir İlim: Folk-lore isimli makalesinde folklor için halkiyat terimini kullanır. Ona göre, halkiyat isminden de anlaşılacağı üzere bu ilim halka ait şeylerden bahsetmektedir. Halkın düşüncelerini, ruhunu, endişelerini, hülasa bir kelime ile bütün maneviyatını en iyi gösteren şey şarkıları, darb-ı meselleri, hikâyeleri ve destanlarıdır” der (Aça, Oğuz, Ekici, & Öğüt Eker, 2016). Rıza Tevfik Bölükbaşı da Folklor-Folklore isimli makalesinde bizim hikmet-i avam sözcüğü ile anladığımız şeyin genellikle darb-ı meseller (atasözleri) iken Avrupa’da bu sözcüğün şarkıları, destanları, bilmece ve hatta hikayeleri de kapsadığını belirtir. Burada önemli olan nokta bu söz ve şiirlerin anonim olmasıdır. Tüm bu tanımları toparlayacak olursak; “halkbilim, bir ülke veya belirli bir bölge halkına ilişkin maddi manevî alanlardaki kültürel ürünleri konu edinen, bunları kendine özgü yöntemleriyle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen, yorumlayan ve son aşamada da bir bireşime vardırmayı amaçlayan bir bilimdir (Örnek, 2000)” Görüldüğü üzere birbirinden farklı tanımlar bulunmaktadır. Bu konuyla alakalı halkbiliminde en öne çıkan makalelerden bir tanesi Alan ’in “Folklor nedir?” makalesidir.

Dundes, söz konusu makalesinde halkbiliminin doğası gereği sadece farklı ülkelerdeki halkbilim araştırmacılarının değil aynı ülkedeki halkbilim araştırmacılarının da folklorun ne olduğuyla ilgili görüş ayrılıkları yaşadığını söyler. Bu bağlamda bütün bu görüşlerin içerisinde ortak olarak karşımıza çıkan şeyin halkbiliminin taşınabilir olması olduğunu belirtir. Çünkü halkbilimi, çoğu araştırmacının belirttiği üzere sözlü gelenek ve sözlü kültür ortamından doğmaktadır. Bununla birlikte halkbilimi sadece sözlü ürünlerle ilgilenmez. Halkbiliminin ilgi alanına giren yazılı kültüre aktarılmış birçok metin bulunmaktadır. Örneğin halk hekimliğine, destanlara, bilmece ve fıkraların oluşturduğu el yazması metinler buna örnek verilebilir. Halkbiliminin konularının ne olduğunu ayrı bir yazıda incelemenin daha yararlı olacağını düşündüğümden bu konuyu daha sonra detaylı olarak ele alırız.

Folklor ya da halkbilimi derken kullandığımız halk kavramı üzerinde durmak bu bilim dalını anlamak için yararlı olacaktır. Çünkü ana malzemenin halk olduğunu biliyoruz. O halde karşımıza başka bir soru çıkıyor; halk nedir? Türk Dil Kurumu güncel Türkçe sözlüğüne baktığımızda halk kelimesine dair beş farklı anlam verildiğini görürüz. Bu anlamlara sırasıyla bakalım:

1. Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk; Türk halkı

2. Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu: Yahudi halkı

3. Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri: Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları

4. Belli bir bölgede ya da çevrede yaşayanların bütünü, ahali: Bütün köy halkı orada idi.

5. Bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu: “Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârlarla birliktir.” ( Türk Dil Kurumu Komisyonu, 2020)

Öncelikle bu anlamların ortak özelliğine bakalım. Hepsi en az iki kişiyi işaret etmektedir. Bu anlamların her birinin sağlanabilmesi için en az iki kişiye ihtiyaç vardır. Peki sadece iki kişi yeterli midir? Görülüyor ki halk sıfatını kazanabilmesi için en az iki kişinin ortak bir payda da buluşması gerekmektedir. Bu ortak payda değişebilir, kimi zaman dil, kimi zaman din, kimi zaman meslek ya da bir hobi olabilir. Önemli olan burada ortak payda etrafında birden fazla kişinin gerçekleştirdiği üretimdir. İşte halkbiliminin incelediği de budur. Dundes, bu durumu şöyle açıklar: “Halk” en az bir ortak faktörü paylaşan herhangi bir insan topluluğudur. Bağlayıcı faktörün ne olduğu önemli değildir- ortak sahiplenilmiş herhangi bir şey, dil ya da din olabilir- önemli olan şey, herhangi bir nedenle bir araya gelmiş bir insan topluluğunun kendilerinin olarak adlandırdıkları bazı geleneklerinin olmasıdır (Dundes, 2005). Bu halk tanımının yapılmasıyla aslında halkbiliminin konusu da belirlenmiş olur. Çünkü, “halkı bu şekilde tanımlayan folklorcu, Avustralya ilkelleri ya da Amerikan Hintlileri folkloruyla olduğu kadar, işçi sendikaları vb. Amerikalı ilkokul çocuklarının folkloruyla da ilgilenir (Dundes, 2005).

Böylelikle halkbiliminin ne olduğuna dair genel bir fikir edinmiş olduk. Merkezine halkı alan ve halkın bağlayıcı unsurunun etrafında oluşturduğu üretimleri incelemeye kendisini adayan bir bilim dalıdır. Bu serinin bir sonraki yazısında halkbiliminin konuları, araştırma sahaları üzerinde duracağız. Bundan dolayı yazıyı burada bitirmek uygun olur diye düşünüyorum. Gelecek yazılarda görüşmek dileğiyle.

Kaynakça

Türk Dil Kurumu Komisyonu. (2020, Haziran 27). Güncel Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu Sözlükleri: www.sozluk.gov.tr adresinden alındı

Aça, M., Oğuz, M., Ekici, M., & Öğüt Eker, G. v. (2016). Türk Halk Edebiyatı El Kitabı. Ankara: Grafiker Yayınları.

Boratav, P. N. (1969). 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı. İstanbul: Gerçek Yayınevi.

Dundes, A. (2005). Folklor Nedir? M. Ö. Oğuz, & G. Selcan içinde, Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 2 (s. 16-18). Ankara: Geleneksel Yayıncılık.

Örnek, S. V. (2000). Türk Halkbilimi. Ankara: Kültür Bakanlığı.

 

 



[1] Sedat Veyis Örnek Türk Halkbilimi kitabında, söz konusu mektubun bu derginin 22 Ağustos 1846 tarihli 983. Sayısında yer aldığını söyler.

[2] Ziya Gökalp’in öne sürdüğü isimdir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar