Otto Rank- Kahramanın Doğuş Miti (Mitolojinin Psikolojik Yorumu)
Bu yazıda Otto
Rank’ın “Kahramanın Doğuş Miti” isimli kitabından bahsedilecektir. Kitabın
genel bir tanıtımının yapılmasının ardından kitabı halkbiliminde nasıl değerlendirebileceğimiz
üzerinde durulacaktır.
Otto Rank, Freud’un yakın çevresinde olan ve onun psikanaliz yöntemini uygulamaya devam eden öğrencilerinden biri olarak tanınır. Yaklaşık 20 yıl boyunca Freud ile ortak çalışmalar yürüten Rank, Avustralyalı bir psikanalisttir. Freud ve Jung gibi o da psikanaliz yöntemini uygularken mitoloji ve masallardan yararlanmış, çeşitli psikolojik kavramların açıklanması ve örneklendirilmesi sırasında mitolojiyi ön plana almıştır. Bugün ele alacağımız kahramanın doğuş miti isimli kitabı onun en bilinen eserlerinden biri olmasının yanında, karşılaştırmalı mitolojide ne kadar başarılı olduğunun ve ne kadar iyi bir kuramcı olduğunun da göstergesidir. Özellikle karşılaştırmalı mitoloji çalışmalarında iyi bir rehber ve başlangıç kitabı sayabiliriz Rank’ın bu eserini.
Kitabın içeriğine gelecek olursak, sunuş ve giriş bölümünün ardından kitap temelde iki bölümden oluşuyor diyebiliriz. Kitabın giriş bölümünde karşılaştırmalı mitolojiye ve çeşitli mitolojilerdeki benzerliklere dikkat çekilmiştir. Çeşitli mitolojilerdeki bu benzerliklerin nedenlerinin ne olabileceğini tartışan üç farklı kurama kısaca değinilmesinin ardından Rank, kendi fikirlerini de bu kısımda belirtmiştir. Rüya ve mit arasındaki sıkı ilişkiye de değinen yazar, psikolojik olarak çocukluğumuzdan beri düşlediğimiz hayal ve fantezilerin mitler aracılığıyla çeşitli sembollere dönüştürülerek yansıtıldığından da bahseder.
Kitabın birinci bölümü ise “Mitlerin Döngüsü” ismini taşımaktadır. Bu bölümde günümüze ulaşmış en eski kahramanlık mitlerinden biri olan Babil kralı Sargon’un doğuş hikayesinden başlayarak sırasıyla; Musa, Karna, Oeidipus, Paris, Telephus, Perseus, Gılgamış, Kiros, Tristan, Romulus, Herkül, İsa, Siegfried ve Lohengrin gibi kahramanların doğuş hikâyelerini anlatmakta ve bunları karşılaştırmaktadır. Görüldüğü gibi Rank, oldukça geniş bir perspektifle Yunan, Roma, Hint, Germen ve Yahudi-Hristiyan kahramanlarını ele almış, bu kahramanların olağanüstü doğuş hikayelerini karşılaştırmıştır. Zaman zaman yazarın bir kahramanı anlatırken başka kahramanlara da değindiğini görürüz, örneğin Kiros’u anlatırken Keyhüsrev’e de değinir. Peki tüm bu kahramanların doğuşunda karşımıza çıkan özellikler nelerdir? Hemen hepsinde baba (yahut büyükbaba, bir yakın akraba) tarafından istenmeme, hakkında söylenen bir kehanet, doğum sonrası anne tarafından terkediliş, kimi için bakire bir anneden doğuş, suya sepet veya sandık içinde bırakılma gibi benzer motifler görülmektedir. Peki bu motifler bize ne anlatır?
Rank mitleri psikolojik açıdan yorumladı da biz bunu halkbiliminde nasıl kullanacağız ve nerede kullanacağız? Halkbiliminin disiplinlerarası yöntemlere açık olduğunu belirtmiştim. Mitoloji, destan ve masal kahramanlarının tipik hareket ve eylemlerinin psikolojik olarak yorumlanmasında bu kitaptan yararlanabiliriz. Sadece yazılı metinler ve geçmiş metinlerde de değil, modern kahramanların ortaya çıkışı, doğumu ve hareketleri, bu hareketlerin arkasındaki psikolojik sebepleri değerlendirirken de bu kitap işimize yarar. Televizyonlarda, sinemalarda, gündelik hayatımızda karşımıza çıkan kahramanların mitolojik kahramanları da göz önünde bulundurarak nasıl evrim geçirdiklerini ortaya koymak istersek yine yararlanabileceğimiz bir kaynaktır. Kısaca her halkbilimcinin psikoloji alanında kütüphanesinde olması gereken bir eserdir diyebiliriz. Özellikle mitoloji, destan ve masal çalışıyorsanız ya da çalışmak istiyorsanız bu kitabı okuduğunuzda önünüzdeki metinlere bakışınızda değişikler olacağını söyleyebilirim. O halde bugünlük burada bırakalım, okuduğunuz için teşekkürler, yeni kitap önerilerinde görüşmek dileğiyle…
[1]
Sisyphus, Irmak Tanrısı Asopos’un kızının Zeus tarafından kaçırıldığını
kulelerinden su çıkarması şartıyla kızını arayan Irmak tanrısına söyleyen
kişidir. Bu olayın peşinden yaşanan birçok olay sonrası Zeus tarafından yeraltı
dünyasında kocaman bir kayayı tepeye taşımakla cezalandırılmıştır. Ama ne zaman
tepeye ulaşacak olsa kaya tekrar aşağıya yuvarlanmaktadır. Bu nedenle
Sisyphus’un cezası ebedi bir cezadır. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Şefik Can,
Klasik Yunan Mitolojisi, Ötüken Neşriyat.
Yorumlar
Yorum Gönder