Takipçiler

İbn Fadlan Seyahatnamesi

Bu yazıda X. yüzyıla ait olup karşımıza çıkan en renkli seyahatnamelerden biri olan İbn Fadlan Seyahatnamesi üzerinde durulacaktır. Seyahatnamenin genel içeriğinden bahsedildikten sonra halkbiliminde nasıl kullanabileceğimize değinilecektir.


Prof. Dr. Ramazan Şeşen tarafından Yeditepe Yayınevi aracılığıyla okuyuculara sunulan İbn Fadlan seyahatnamesi, içerisinde yer alan bilgilerle okuyucularını X. yüzyılda gerçekleştirilen uzun bir yolculuğa davet ediyor. Ramazan Şeşen'in önsözüyle başlayan kitap, bu bölümde Fadlan hakkında verdiği bilgiler, kitaba dahil edilmeyen kısımların nedenlerinden bahsederek eseri okumadan önce size genel bir rehber oluyor. Aslında bir seyahatname okunmadan önce yapılması gereken şeylerden biri okunacak seyahatnamenin ait olduğu yüzyıla dair genel bir bilgiye sahip olmaktır. Bu genel bilgi okuduklarınızı özümseme, anlama noktasında size oldukça yararlı olacaktır. Şeşen'in önsözü bu bağlamda size genel bir bilgi sunmakta, seyahatname dünyasına hazırlamaktadır. 




Önsöz kısmında bahsedilen bir başka detay ise eserin hazırlanması sırasında karşılaşılan zorluklardır. Eserin aktarılması noktasında hangi nüshalara bağlı kaldıklarını da açıklayan Şeşen, daha sonra yazarın bahsettiği bilgilerin bir kısmının (şehir adları bölgeleri vb.) başka kaynaklarca desteklenemediğinden ötürü hurafe olabileceğini söyler. Aynı şekilde eserin bazı noktalarında yazarın mübalağa yaptığının da altını çizer. Aslında bu durum bize seyahatnameleri okurken biraz uyanık olmamız gerektiğini de hatırlatır. Her ne kadar objektif yazmaya çalışırsa çalışsın, yazarların bazen ilgi çekmek için bazen de kendi kişisel yargılarını da katarak bu eserleri kaleme aldıkları da unutulmamalıdır. Ki İbn Fadlan'da eserinin bir kısmında gitme fırsatı bulamadığı ülke ve şehirler için tüccar vb. kişilerden duyduklarını da kaleme almıştır. Bu anlatıların doğruluğu ancak başka kaynaklarla desteklenirse kanıtlanabilmektedir. Bu bağlamda seyahatnamelerdeki bilgileri akademik çalışmalarda kullanırken dikkatli olmakta yarar vardır. 

Esere geri dönecek olursak; "İbn Fadlan Seyahatnamesi" başlığını taşıyan bölümde seyahatnamede yer alan yolculuk hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Yolculuğa hangi tarihte başlanıp, nerelerden geçildiği üzerinde durulmuştur. Bu bölümün ardından karşılaştığımız ilk bölüm "Mâverâünnehir ve Harezm" isimli bölümdür. Bu bölümde Fadlan; Samani hükümdarıyla görüşmelerinden, halifenin mektubundan, bölgede kullanılan para birimlerinden, Harezm bölgesine gerçekleştirdikleri yolculuktan, Harezm bölgesinde yaşadıklarından, bu bölgede gözlemlediği insanlardan, gündelik yaşamlarından, gelenek ve göreneklerinden bahsetmektedir. Bu iki bölgeyi geçtikten sonra yolculukları "Türk Ülkelerine Giriş" bölümüyle devam etmektedir. Türk kapısı denilen Zencan Ribat'ında konaklamalarıyla başlayan bölümde bölgenin Harezm ikliminden farkına değinilmiştir. Bu girişin ardından ziyaret edilen ilk ülkelerin "Oğuz, Peçenek, Başgırt Ülkeleri" olduğunu görmekteyiz. Fadlan ziyaret ettiği bu ülkelerin, inanışlarından, misafir ağırlama şekillerinden, ne tarz mekanlarda oturup neler yediklerinden, hükümdarları olup olmadığından, evlenme âdetlerinden, bir kişi hastalanınca yapılanlardan bazen de cenaze merasimlerinden vb. bahsetmektedir. 

İbn Fadlan, gittiği ülkelerde karşılaştığı şeyleri, duyduğu efsaneleri yazıya geçirirken, ülkeler arasındaki farklılıkları ortaya koymaktan da çekinmemiştir. Türklerin ardından Bulgarlar'ı, Bulgarlar'dan sonra Ruslar'ı ziyaret etmiştir. Bu bölümlerde de yukarıda saydığımız gelenek ve göreneklerden, yaşam ve inanış biçimlerinden bahsetmiş, zaman zaman gördükleri diğer ülkelerle karşılaştırmıştır. Fadlan, gördüğü ülkelerdeki insanların fiziksel betimlemelerini, kılık ve kıyafet tasvirlerini de yazılarına eklemiştir. Ruslar'ın ardından yakın bölgede yer alan Hazarlar'dan da bahseden Fadlan'ın yolculuğu bizi birbirinden farklı diyarlara götürürken zaman zaman şaşırtmaktadır. Söz konusu ülkelerde var olan gelenek ve görenekler günümüz değerleriyle farklılıklar göstermekte, bölgenin eski haline canlı bir bakış sağlanmaktadır. Hazarlar, eserde Fadlan'ın canlı olarak görüp deneyimlediği ve bunu yazıya aktardığı son topluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. 

İbn El Fakih'in Kitab'ü Ahbar el Büldan isimli eserinden yararlanılarak hazırlanan sonraki bölüm; "Türkler'e Dair Haberler" başlığını taşımakta ve çeşitli eser ve şahsiyetlerin rivayetlerine dayanmaktadır. Burada yer alan rivayetlerde İslamiyet'i kabul etmeden önceki Türk topluluklarına dair şaşırtıcı bilgiler vardır. Yada taşına ve Türkler'in istediği zaman kar, yağmur yağdırabilme gücüne dair çeşitli anlatı ve efsaneler yine bu bölümde karşımıza çıkmaktadır. Bazı Türk Şehirleri, Onların Acâiblikleri isimli bölümde Türklerin olduğu birçok şehirden bahsedilmektedir. Hakkında hiçbir bilgi sahibi olunmadığı uzakta ve doğuda kalan birçok şehir olduğu söylenmektedir. Bu bölümün arından "Horasan, Doğu, Türk Ülkeleri ve Buralara Komşu Bölgelerin Hükümdarlarının Lakapları" üzerinde durulmakta, birbirinden farklı onlarca lakaba değinilmektedir. Bu bölümle birlikte İbn El Fakih'in kitabından yararlanılan kısım bitmektedir. 

(İbn Fadlan'ın Yolculuk Güzergahı, kaynak: TDV İSlam Ansiklopedisi)

Kitabın son kısmında Ebu Dülef'in "Türk, Hind, Çİn Ülkelerinde Gördüklerini Anlattığı Birinci Risale" ve Şeref el-Zaman el Mervezî'nin Tabâyi el Hayavan isimli eserinin dokuzuncu kısmı ele alınmaktadır. Ebu Dülef'in risalesinden yararlanılan kısımda söz konusu ülkelere gerçekleştirdiği ziyaretler, karşılaştığı olaylar, gözlemlediği gelenek ve görenek, ritüeller, âdetler vb. şeyler yer almaktadır. Bu yolculuk sırasında ziyaret edilen ülkelere götürülen hediyeler, bu hediyelerin kabul edilme süreci de oldukça ilginçtir. Bölgede yer alan toplulukların geçim şekilleri, ürettikleri ve tükettikleri kendilerine götürülen hediyeleri etkilemektedir. Mervezî'nin eserinden yararlanılan kısımda ise çeşitli Türk topluluklarına (Kitaylar, Kırgızlar, Hunlar vb.), Slav ve Ruslara değinilmekte, bu topluluklara dair rivayetlerden bahsedilmektedir. Bölümün sonunda Hipokrat ve Galinos'un eserlerinden Türkler'e dair alıntılar yapılmakta ve bölüm bu şekilde bitirilmektedir. Kitabın genel olarak biçimi bana biraz fazla karışık ve düzensiz gelse de içerisinde yer alan bilgiler oldukça ilginç ve önemlidir.
 
Kitabın içerinde eksik olduğu düşünülen bilgiler, düzeltmeler vb. şeyler dipnot şeklinde kitabın son bölümünde okuyuculara sunulmuştur.  Peki X. yüzyılda özelikle Türkler'in yaşamına dair çeşitli bilgiler öğrendiğimiz bu eseri halkbiliminde nasıl kullanırız? Örneğin Yada taşını, yağmur yağdırma ritüellerini araştırıyorsunuz diyelim. Seyahatname'de bu konuda çeşitli efsane ve anlatıların var olduğunu söylemiştim. Bu ritüellerin geçmişteki izini sürerken bu seyahatnameden de yararlanabilirsiniz demek oluyor. Yani bu tarz bilgiler için sadece kaynak kitapları, derlemeler, mit ve efsane metinleri değil seyahatnamelere de başvurabilirsiniz. Bir başka örnek cenaze ya da evlilik ritüellerine dair merak ettiğiniz bir geleneğin izine x. yüzyılda da rastlanıyor mu, rastlanıyorsa eğer günümüze kadar ne tarz bir değişim olmuş ya da olmuş mu, söz konusu ritüel ve simgelerin anlamlarında bir değişim meydana gelmiş mi gibi soruların cevapları da yine İbn Fadlan seyahatnamesi gibi eserler aracılığıyla cevaplanmaya çalışılabilir. Dolayısıyla halkbilimi alanında yararlanabileceğimiz önemli kaynaklardan biri seyahatnameler olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Bu duruma örnek vermek gerekirse, seyahatnamenin Türklere dair haberler bölümünde evlenme âdetlerini anlatırken, genç kızların başlarının açık olduğundan, bir erkek bir kızla evlenmek isterse onun başının üstüne bir başörtüsü attığından ve bu örtü atıldığı andan itibaren ikisinin nişanlı sayıldığından bahsedilir. Kızın ailesi bu evliliğe karışamaz ve engelleyemez. Söz konusu bu âdet bana Doğu Anadolu bölgesine ait derlediğim bir evlilik âdetini hatırlatmaktadır. Bu âdete göre bir erkek bir kızla evlenmek isterse onun başörtüsünü başından almalıdır. Erkek kızın başörtüsünü aldığı andan itibaren ikisi nişanlı sayılır ve evlenirler. Bu iki gelenekte ortak simgenin örtü olduğu görülmekte, bir tarafta İslamiyet öncesi olmasından ötürü örtü kızların başına atılan bir şey iken diğer tarafta başından kaçırılan bir şey olarak karşımıza çıkmaktadır. Derlediğim gelenek, seyahatnamede yer alan geleneğin bir devamı mıdır, bu geleneğin dini ve sosyal şartlar içerisinde değişip dönüşümünden bahsedebilir miyiz? Bu gibi soruları sormak, araştırmak ve sonuçlarını ortaya koymak için, seyahatnameler halkbilimi adına önemli bir kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla onları göz ardı etmemekte, okumakta yarar var. Hem oldukça da okuması keyifli eserler olduğunu da söylemeliyim. Yazıyı bugünlük burada sonlandırıyorum, okuyan herkese güzel günler diliyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Not: İbn Fadlan hakkında detaylı bilgi için bakınız: Saleh Muhammedoğlu Aliyev, İbn Fadlân, TDV İslam Ansiklopedisi : https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-fadlan

Yorumlar

Popüler Yayınlar