Mit ve Mitoloji Nedir?
İnsan varoluşunun getirdiği temel özelliklerden ikisi merak etme ve hayal etmedir. Merak insanın doğada hayatta kalmayı öğrenmesi için en temel unsurlardan birini oluştururken hayal etme ise insanın gelişebilmesini sağlamıştır. Mitolojilerin oluşmasında da bu iki olgu oldukça önemlidir.
İsterseniz bir düşünelim. Gözlerinizi kapatıp bu yazıyı okuduğunuz yaşa kadar edindiğiniz tüm deneyim ve bilgileri aklınızdan çıkarın. Kendinize, yaşamınıza, doğaya ve hayata karşı edindiğiniz tüm deneyimleri unutun. Ardından hayal etmeye başlayın. Gözlerinizi açtınız, çevrenizde ağaçların olduğu düz bir yerdesiniz. Karşınızda uçsuz bucaksız bir yer var. Aşağıya doğru baktığınızda kahverengi bir şeyler küçük ne olduğunu bilmediğiniz bazı objeler ve iki tane garip şekil gördünüz. Şekli takip etmeye başladığınızda uzun bir şekilde devam ettiğini sonra iki ayrı parçaya daha ayrıldığını gördünüz. Fark ettiniz ki bu şekiller size ait, siz hareket ettiriyorsunuz, çevrenize dokunmak, hareket edebilmek için onlara ihtiyacınız var. Kendinize dokunmaya devam ettiniz en yüksekteki parçanızda görmenizi, koklamanızı hatta tatmanızı sağlayan şeyler olduğunu fark ettiniz. Çevrenize bakıp hareket ettikçe merakınız gittikçe artmaya başlıyor, irili ufaklı, kalın gövdeli, güzel kokulu bir sürü şey gördünüz. Yukarı baktıkça elinizi uzatıp yetişebilirsiniz sandınız ama çok uzakta olduğunu fark ettiniz. Tüm bunları deneyimlerken zihninizde doğal olarak birkaç soru belirdi. "Ben kimim? Ben neyim? Nasıl buraya geldim? Burası neresi? Yukarıda gördüklerim ne? Çevremde gördüklerim ne? Bunlar nereden geldi? Gördüğüm ve tattığım şeyler ne işe yarar?" gibi sorular sormaya başlayınca bunlara hayal gücünüzün, deneyim ve gözlemleriniz yardımıyla çeşitli cevaplar vermeye başladınız. Akşam olup da aydınlık yerini karanlığa bırakınca doğal olarak korkmaya başladınız, gececi ve vahşi hayvanların sesleri kulaklarınızda. Onlardan nasıl korunacaksınız? Nereye sığınacaksınız? Bütün bunları teker teker deneyimlemeye başladınız. Aniden başlayan sağanak bir yağmur ya da yıldırım düşmesi, deprem ve volkan patlaması gibi olaylar sizin için bir ilk. Baktınız ki doğada her şeyin bir anne babası var, her canlı başka canlıdan dünyaya geliyor, sizden daha yüce olan sizi oraya getiren bir şeyler olduğuna inanmaya başladınız. Biraz önce bahsettiğimiz ani ve felaketlere neden olan olaylar ise sizin için bir işarete bir tür cezaya dönüşmeye başladı. Deneyimleriniz ve yaşadıklarınız sorularınızı nasıl cevapladığınıza göre şekillenmeye başladı. Ardından tüm bu deneyimlerinizi sizden sonrakilere anlattınız onlar da kendi deneyim ve hayal güçlerini de ekleyerek bir sonraki kuşağa aktardı.
Başlangıçta bilginin, deneyimlerin kaynağı sizdiniz sizden sonra bilgiler birbiri üstüne eklemlendikçe anonimleşmeye, karmaşıklaşmaya başladı. Örneğin bir hayvanın, bir çiçeğin ölümünü gördünüz. Başka bir insanın ölümünü gördünüz ve sorgulamaya başladınız. Ölünce ne oluyor? Ne olacak? Başka bir dünyada yaşamaya devam mı edeceksiniz yoksa yok olup gidecek misiniz? Bu sorulara hayal gücünüzün ve inanışlarınızın müsaade ettiği ölçüde verdiğiniz cevaplar da aynı diğerleri gibi yayılacak, değişecek ve dönüşecek. İşte en başından beri ölüm, evren, dünya, yaşam ve insan hakkında merak ettiğimiz sorulara verdiğimiz cevapların hepsi mitleri oluşturur. Mitler bölgeden bölgeye, coğrafyadan coğrafyaya insandan insana değişiklik gösterebilir.
Mitler bir topluluğun hafızasını oluştururlar, o toplumun başından geçen olaylar, yaşayış ve düşünüş biçimleri mitler aracılığıyla kodlanır, gelecek kuşaklara birer öykü gibi anlatılır. Ama bu öyküler kutsal kabul edilir, onlara saygı gösterilir. Her zaman her istenilen anda anlatılamaz.
Mit kelimesinin kökeni Yunancaya dayanmaktadır. Mitoloji sözcüğü ise günümüzde mitleri inceleyen bilimi temsil etmektedir. Yukarıda çeşitli sorular sormuştuk, bu soruların cevapları bizi temel mit sınıflandırmasına götürüyor aslında. "Burası neresi, nasıl oluştu ?" gibi soruların cevapları bizi yaratılışa götürüyor. Evrenin, canlı ve cansız nesnelerin nasıl yaratıldığını anlatan mitlere yaratılış mitleri ya da kozmogoni mitleri diyoruz. İnsanların nasıl yaratıldığını anlatan mitleri antropogoni mitleri başlığı altında inceliyoruz. Çevremizde gördüğümüz nesnelerin ya da soyut kavramların nasıl ortaya çıktığını, ne işe yaradıklarını anlatan mitlere ise köken mitleri diyoruz. Her yaşamın bir sonu olduğunu gören insanlar yaşadıkları evren ve dünyanın da bir başlangıcı olduğu gibi sonu olabileceğini düşünmüşler. Bu nedenle insanların, canlıların ve evrenin nasıl yok olacağını anlatan mitler ortaya koymuşlar, biz bugün bu mitlere eskatoloji mitleri diyoruz. İnsanların inandıkları tanrıların nereden geldiklerini, nasıl ortaya çıktıklarını anlatan mitler ise teogoni mitleri olarak adlandırıyoruz. Bunlar haricinde hemen hemen bütün milletlerin mitolojilerinde rastladığımız tufana dair anlatılar da tufan mitlerini oluşturuyor.
Mitlerin kutsal kabul edildiğini, çeşitli olayları açıklayıcı bir işlev güttüklerini söylemiştik. Bu açıklama işlevinin bir diğer yüzü ise mitlerin gerçekleştirdiğimiz ritüelleri de açıklamasıdır. Mitler yanlarında çoğunlukla ritüelleri getirmektedir. Bazı ritüeller mitler olmadan anlamsız kalır ve kaybolma tehlikesi yaşar. Bu noktada mitlerin hatırlatıcı ve tekrarlayıcı işlevi de ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla mitler uzak bir zaman diliminde dünyanın ilk zamanlarını, insanların ilk zamanlarını anlatır. Günümüzde oldukça yaygınlaşan klasik mitlerden ayrılan modern mitler ise ayrı bir yazıda ele alınsa daha iyi olur. Klasik mit metinleri genellikle olağanüstü durumları, tanrı ve tanrıçaları, mucize ve büyüleri barındırır. İnsanların hayal gücü, aktarılmak istenen mesaj ve değerleri mitlere semboller aracılığıyla kodlar. Görünüşte imkansız ve anlamsız görünebilen olaylar dizisinin altında aslında çok daha derin bir anlam yatmasına rağmen modern dünyada mitlere kimi zaman "yalan", "saçmalık" gibi sıfatlar yakıştırılır. Bu sıfatlar mitlerin değerini ve önemini karalamaya çalışsa da mitoloji çalışmaları mitlerin önemini ve devamlılığını, insanlığın en başından beri varlığını ortaya koymaktadır.
Mitoloji bilimi mit kavramı, mitlerin niteliği, mitlerin insan, toplum ve tarihle olan ilişkisi, çeşitli mitler ve mitolojiler arasındaki ilişkileri, mitlerin kökeni, mitlerin dönüşümü gibi çeşitli konuları incelemektedir. Oldukça geniş bir alandır. Çünkü hemen hemen her milletin sahip olduğu ortak bir hafızanın ürünü olan mitler olduğu gibi daha küçük topluluklar arasında yaygınlaşan, ortaya çıkan mit örnekleri de vardır. Bir kahraman etrafında şekillenen kahramanlık mitleri örnek verilebilir. Dolayısıyla zaman geçtikçe yeni terimler, yeni mitler ortaya çıkmakta alan sürekli güncellenmektedir. Mitlerin incelenmesinde çeşitli yöntemler geliştirilmiş, daha sonra bu yöntemler sosyal bilimlerin diğer alanlarında da kullanılmıştır. Aynı şekilde mitler incelenirken sosyal bilimlerin antropoloji, sosyoloji, edebiyat, tarih, dilbilimi, halkbilimi gibi çeşitli alanlarından yararlanılmıştır.
Mitoloji bölümünün ilk yazısını bu şekilde sonlandıralım. Bu seride çeşitli milletlerin mitolojisinden örnekler ve inceleme yazıları olacak. Şimdiden bu bölümün dolması için heyecanlıyım. Okuyan herkese teşekkür ederim.
Okuma Önerileri:
- Karen Armstrong, Mitlerin Kısa Tarihi, Alfa Yayınları Mitoloji Dizisi
- Mircea Eliade, Mitlerin Özellikleri, Alfa Yayınları Mitoloji Dizisi
- David A. Leeming, A'dan Z'ye Dünya Mitolojisi Dünya Halklarının Tüm Yaratılış, Tanrı ve Kahraman Mitleri, Say Yayınları
Yorumlar
Yorum Gönder